''When you have to shoot, shoot. Don't talk.'' - Tuco

3.4.12

Carandiru

“Vicdan için bir tedavi var mıdır doktor?”
“Eğer olsaydı herkes isterdi.”
Eski dergileri karıştırırken denk geldim Carandiru’ya. Hapishanede geçen hikayelere karşı olan ilgim nedeniyle izlemeye karar verdim. Baktım ödüller var, Brezilya yapımı, orada bir yerde Cannes yazıyor ve oldukça etkileyici bir afişi var. Beklenti tavan yaptı doğal olarak. Prensiplerimin dışına çıkarak yüksek beklentiyle başladım Carandiru’ya. İnceleme sırasında ”spoiler” olarak tabir edilen ve film hakkında bilgi veren içeriklerle karşılaşabilirsiniz. Ben uyarımı yapayım.
Hector Babenco imzalı, 2003 yapımı bir film Carandiru. 1992 yılında AIDS’i önlemek üzereye hapishaneye gönüllü olarak gelen Dr. Drauzio Varella’nın anılarını kaleme aldığı kitabından uyarlama. Anlayacağınız, elimizde çok sağlam, dramatik bir ham madde  var.
Doktorumuzun gelişiyle birlikte mahkumları tanımaya başlıyoruz. Bazılarının AIDS konusundaki rahatlığı ise dikkat çekici. Mahkumları tanımaya başlamamızla birlikte hikaye içinde hikayeler yavaş yavaş geliyor. Doktor da onları tanımak için yanıp tutuşan bir turist edasıyla sorular soruyor. Zaten doktorun hapishanedeki yeri turist olmanın ötesine geçemiyor.


Hapishanedekilerin hikayelerini öğrenmek keyifli. Bir OZ edasıyla izliyoruz. Ancak dakikalar ilerliyor, ilerliyor, ilerliyor… İsyan üzerine kurulmuş bir film beklerken mahkumlara odaklanmış bir film olduğunu anlamakta ne yazık ki gecikiyorum.  Sorun değil izlemeye devam.
Bu sırada Türkiye ve Brezilya arasındaki yargı benzerliği hemen fark ediliyor. Yıllardır hakimin kararını vermesini bekleyenlerden tutun da çıkması gerektiği halde çıkamayanlara kadar. Machuca ve This is England gibi burada da memleketime benzer bir nokta buldum. Keşke takdir edebileceğim bir nokta olsaydı.
Filmde isyan halinin başlamasıyla birlikte belgesel kulvarına geçiyoruz. Başından beri var olan çizgisinin değişmesi biraz sıkıntı yaratmış. Bira onu deneyeyim, biraz da şundan bakayım diyen açık büfe meraklılarına dönmüş. Filmin belki de en önemli problemi doktorun romanından alınan ham maddenin işlenmeden verilmiş olması. Kitap hakkında bilgim yok ancak başka bir açıklaması varsa balon senaristlerin elinde patlar.  Bize hikayeleri anlatılan öne çıkarılmış mahkumların bazılarının sonunun ne oluğunu göremeyince hoş olmuyor.
Kitabın içeriğiyle birlikte eklenenler olsaydı çok daha başarılı bir iş ortaya çıkabilirdi. Bu şekilde ”ben bugün bunu öğrendim” durumuna getirerek bir kısmında bizi içine alan o güzelim atmosfer yer yer izleyiciyi turiste çeviriyor. Bunun sebebi ise doktorun varlığı.
Filmin son bölümlerine doğru oldukça etkileyici ve içi dolu sahneler mevcut. Takdir edilesi noktalar bunlar. Polisin mahkumlara karşı birikmiş kin duygusunu kustuğu sahneler, toplumun verdiği kimliklerin ve vardırdığı noktaların aslında ne kadar yalan ve yozlaşmış olduğunu  anlamamızı sağlıyor. Belki de mahkumlar polis olsa yapmayacaklarını polisler mahkumlara yapıyor. Gerçi, etiketler değil midir insanları değiştiren? Özellikle de Brezilya favelaları arasında yetişmiş kaybedilmiş gençlik karşısında.

Filmin afişi ise bahsi geçen sahnelerdeki gibi oldukça etkileyici lakin şöyle bir problem var ki filmin son 20-30 dakikası arasında gerçekleşen bir olayın bütün filme mal edilmesi yoldan geçen izleyicinin kandırılması demek. Ben içimdekini söyleyeyim de.
Sonuç olarak, hapishane yaşamının ve atmosferinin çok iyi yansıtıldığı, isyanın ve mahkum hayatlarının etkileyici olduğu bir film Carandiru. Uyarlama konusundaki sıkıntısı ise bence ele avuca sığmıyor. Yönetmenimiz kendinden bir şey kattıysa bile ne yazık ki anlaşılmıyor. Hapishane atmosferine meraklıysanız, bir de üstüne Cidade de Deus’u (Tanrıkent) izlemişseniz kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Zaten bu iki yapımı deneyimlemiş bünyeler üzerinde hafif bir Brezilya korkusu oluşabilir. Hayat ne yazık ki Copacabana plajlarından ibaret değil.
Konuya meraklı bünyeleri buradan alalım. Ne yazık ki sadece İngilizce.
Filmin kötü adamları ise ”Uyuşturucu ve Polis”. 14 Şubat günü yayınlanan bu yazımda biraz daha iç açıcı bir filmle karşınıza çıkmak isterdim ancak merak etmeyin, insanın doğasında her daim bulunan aşk duygusu burada da mevcut.
İzleyin, izlettirin, iyi seyirler…

1 yorum:

  1. Yazılarınızı gityat.com ' da paylaşabilir, sitenizi tanıtabilir ve kendi kanalınızı kurabilirsiniz. Sizi de aramızda görmek bizi çok mutlu eder.

    YanıtlaSil