''When you have to shoot, shoot. Don't talk.'' - Tuco

12.2.12

Joyeux Noel - Ateşkes


*Bu yazı ‘’spoiler’’ olarak tabir edilen, okuduğunuzda filmde yaşanan olaylar hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz ve buna bağlı olarak yazara çeşitli lanetler gönderebileceğinz unsurlar içerebilir.

Christian Cairon’un gerçek bir olaydan esinlenerek hem yazıp hem yönettiği, 25. Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında gösterilmiş ve Avrupa  sinemasının öne çıkan isimlerini kadrosunda barındıran ‘’popüler’’ olarak tanımlayabileceğimiz bir film Joyeux Noel. Zaten bu durumu, okyanusunun öbür tarafından aday olduğu ödüllerle de anlayabiliriz. 
Yıl 1914, I. Dünya Savaşı, Fransa. Sol köşede kırmızı pantolonlarıyla Fransız ve damalı şapkalarıyla İskoç askerleri, sağ köşede sivri mğferleriyle Alman askerleri. Görevleri; büyüklerinin emirleri doğrultusunda birbirlerini yok etmek. Ancak işler hiçte öyle gelişmiyor.




Filmimizin barış ortamı müzik, noel, futbol gibi birtakım değerler üzerinden sağlanmış. Bu değerlerin insanlığımızı farkedebilmemiz adına nasıl bir aktivatör olduğu üzerinde durulmuş. Ancak bu durum sadece o cephede sıkışıp kalıyor. Aksi takdirde filmin barışın kaynağının batı olduğunu gösterdiğini söylemekten başka şansımız kalmaz. Doğu-batı ekseninde hiçbir şey ifade etmiyor. Yavan geliyor. Dinin birleştiriciliği üzerinde durulmuş ancak yanlış ellerde nasıl şeytani bir araç olduğu da gösterilmeden geçilmemiş. Bu nokta takdir edilesi. Yahudi bir Alman komutan ise güzel bir ayrıntı. Zaten böyle küçük ayrıntılar filmin içerisine serpiştirilmiş vaziyette.
Piyasada dolanan savaş filmlerinden farklı bir film Joyeux Noel. Birbirini öldüren insanları izlerken ‘’Peki ya dostluk?’’ diyen saf bir çocuk adeta. Evet, belki saf ama haklı bir çocuk. Yine de bu yönü bazı sahnelerde fazla lirik, fazla saf. Ancak ismi ‘’Mutlu Noeller’’ olan ve cephede geçen kaç film var ki? 
Diane Kruger - Gary Lewis
Cephede yaşananlar öğrenilince bölükler dağıtılıyor ve yerleri değiştiriliyor. Her zaman büyüklerimiz birbirine üstünlük sağlayacak, kendini haklı çıkaracak diye savaştırılan insanlar bulunur öyle değil mi? 
Filmin takdir edilesi yönlerinden biri dilin kullanımı. Herkesin İngilizce konuştuğu vurdulu kırdılı filmlerin yanında çok doğal ve çok doğru olmuş. Bu nedenle filmi orijinal haliyle altyazılı olarak izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Olayların tarafsız bir şekilde anlatılması sebebiyle her olayı üç farklı açıdan görüyoruz. Bu nedenle bir oradayız bir burada. Herhangi bir karakterin tarafının tutulmamasının sonucu olarak, kendini bir karakterle özdeşleştirmeye alışkın bünyeler üzerinde bir süre ‘’kimsesizlik’’ hissi yaratabilir. Bu durum sıkıntı yaratsa da sonlara doğru kendinizi yöneticilerin karşısında yani askerlerin hemen yanında buluyorsunuz. Yine de karakterlerin derinlikleri konusunda sıkıntı var.
İngiliz ve Alman askerlerinin 1914'de çekilmiş fotoğrafı
Filmdeki tek kadın olmasından mı, filmin çoğunlukla cephede geçmesinden midir bilinmez Diane Kruger’ı film boyunca sevemedim. Çoğu sahnede sırıtıyordu. Esinlenen konuyla alakası olmadığını söylemeden geçmeyelim. Yönetmenin yalnızca 1914 ylında gerçekten kocalarını ve sevgililerini görmeye giden kadınların olduğunu öğrenmesiyle kadroya dahil olmuş. Ayrıca yaratılan bütün karakterler kurgu. Evet bir tenor varmış ama Nikolaus Sprink değil.
Artılarının yenında eksileri de olan ancak deneyimlenmesi gereken bir film Joyeux Noel. Her ne kadar hayal etmesi güzel unsurlar içerse de pratikte elinizde pek bir şey kalmıyor maalesef. Bütün yazı boyunca ‘’savaş filmi’’ dedim. Soran olursa, siz ‘’barış filmi’’ diyebilirsiniz. Filmimizin kötü adamıysa ‘’Geçit törenlerinde yürüyüp şampanya içen, şişman ve doymuş adamlar’’.
Bu yazıyı okuduktan sonra merak duygusuna kapılan tarih severleri buraya alalım. Ne yazık ki sadece İngilizce.
İzleyin, izlettirin, iyi seyirler…