''When you have to shoot, shoot. Don't talk.'' - Tuco

4.12.10

The Road - Yol



Başka bir blogda gördüğüm kıyamet filmleri ile ilgili bir yazıda rastladım The Road'a. Aslında 2009 yılında vizyona girdiğinde çoğu filmde olduğu gibi bununda fragmanını internet üzerinden izlemiştim. Aklımı bir köşesine de not etmiştim ''bir ara izleyeyim'' diye. Sonunda izleme fırsatı buldum ve hayran kaldım...

Filmimizin başrolünde Viggo Mortensen ve Kodi Smith Pcphee var. Charlize Theron'u da aralarda izleme fırsatı buluyoruz. Bu arada Kodi Smith 14 yaşında ve oldukça iyi bir performans sergilemiş.Zaten filmde en fazla 15-20 kişinin repliği vardır.

Filme gelecekte geçen kıyamet filmi (post apokaliptik) düşüncesiyle başladım ancak filmin ilk 10 dakikasından sonra hikayenin aslında baba ve oğulun dayanışma ve yaşam mücadelesi üzerine olduğunu anladım.


Bilinmeyen bir nedenden dolayı bir gece dünyada yangınlar çıkmaya başlıyor. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar bir bir ölüyor. Ağaçlar kuruyor. Depremler oluyor. İşte böyle bir dünyanın henüz ilk yıllarında bir anne hamile olduğu çocuğunu dünyaya getiriyor. Aradan geçen sürede çocuk büyüyor ve dünya daha da dayanılmaz bir hal alıyor. İnsanlar yavaş yavaş intihar ediyor. Annede bir gece karanlığa karışıp gidiyor.

İşte tüm bu olaylardan sonra baba ve oğul birlikte yollara düşüyor. Dünyanın ipi kopmuş vaziyette. bu dünyada insanlar ya iyi ya kötü. Ancak filmde verilen en önemli mesajlardan biri; ikisinin de elbet öleceği. Yamyamlar, hırsızlar, avcılar kol geziyor. Böyle bir dünyada baba ve oğul çok büyük bir hayatta kalma mücadelesi veriyor.


Film oldukça boğuk bir atmosferde geçiyor. Zaten dünya boğuk. Ölmüş bitmiş. Her şey siyah ve beyazın tonlarında. Fakat bu durum filme çok önemli bir gerçekçilik ve derinlik kazandırmış. Her şey çok sağlam işlenmiş. Bu dünyada bir öncekinin değerleri yok. Zaten bunu yolda yürürken paralar ve incilerin üzerine basarak geçmelerinden anlıyoruz. - ki benim için en etkileyici sahnelerden biriydi - Her şey yemek uğruna. Bu arada sığınağı buldukları sahnede sizinde karakterler kadar sevineceğinizi tahmin ediyorum. Böyle bir hayatta açlıktan ölmek üzereyken akşam yemeğinden sonra Jack Daniels içmek büyük bir keyif olsa gerek. 

Charlize Theron

Bu arada ''neden hep baba oğul diyorsun bunların isimleri yok mu?'' diyen olursa diye söylüyorum ''evet yok'' filmde isimlerinden hiç bahsedilmiyor. Bu durum belki de böyle bir dünyada insanların isimlere ihtiyacı olmadığı mesajını veriyordur. Filmdeki tek ismi olan karakter yolda karşılaştıkları Rober Duvall'ın canlandırdığı yaşlı adam. Bu karakterle aralarında geçen diyaloglar filmde çok önemli. Aman diyeyim kaçırmayın. İşin ilginç yanı bu yaşlı adamın isminin Eli olması. Film kitaptan uarlama olmasa ve 2009 da çıkmasa direk Denzel Washington'ın oynadığı The Book of Eli filmine gönderme yapıldığını öne süreceğim çünkü buradaki Eli da zar zor görüyor. - The Book of Eli filmiyle ilgili bir yazı yazacağım. Meraklanmayın.-

Babanın devamlı bir takip edildiği hissi var. Belli yerlerde bunu belitiyor ancak bir sahnede bu durumun aslında çoğu insan üzerinde olduğunu gösteriyor. Aslında herkes birbirini takip ediyor. Çünkü hepsi yolda.


Film hakkında oturup sayfa sayfa yazı yazılır. Çok önemli sahneleri var. Fakat bununla birlikte kendini tekrarlayan da bir o kadar sahne var. Gerçi mantıklı düşününce ''böyle bir dünyada ne bekliyorsun ki?'' diyorsunuz.



Size tavsiyem, oturup izleyin, sıkılmamamaya çalışın, dikkat edin, karakterleri iyi inceleyin ve film bittikten sonra kafanızdan her şeyi bir daha geçirin. Bir de vereceğim linkten hoşunuza giden yerleri okuyabilirsiniz.

Not: Bakalım filmin sonundaki uzun saçlı karakteri tanıyabilecek misiniz?

The Road Senaryo Tıkla!



Sizden ricam filmi izlemeden önce bu videoyu izlemeniz. Dikkatlice izleyin ve ardından filme geçin. Sonra kendinize gelin...


Wake Up, Freak Out - then Get a Grip (Türkçe) from de scape on Vimeo.

İyi seyirler...

12 yorum:

  1. bu filmi ben yaklaşık 6 ay önce seyrettim. Aslında seyrettim denilemez yarısına kadar zor dayandım denilebilir.Acayip yavaş bir filmdi ve çok iç karartıcı. Sonunu getirmeli miydim yoksa aynı tempoda devam mı ediyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bence harika bir film ayrıcada cok şey kaçırmışsınız sacma sapan film izlemekden olsa gerek böyle anlamı olan filmleri izlemek istememeniz normal

      Sil
  2. Tempoda pek bir değişme olmuyor ancak küçük aksiyon sahneleri var bir de yeni durumlar. Ailenin durumu hakkında da biraz daha bilgi alıyoruz. Bence bitirin. Hatta bir film sıksa bile sonunu getirin. Parça parça olsun ama olsun. İlgilenip yorum yazdığınız için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  3. rica ederim bende çok film seyrediyorum ve bu siteyi takip etmek benim için bir zevk:)

    YanıtlaSil
  4. Konsept güzelmiş. Bu tarzda izlediğim filmlerden en iyisi diyebilirim.
    Ayrıca bloğa gösterdiğiniz ilgi gerçekten hoşuma gitti. Gelişip büyümesini dört gözle bekliyorum, iyi çalışmalar.

    YanıtlaSil
  5. Çok teşekkür ederim. Kendimizce bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Ayrıca ilgilenip yorum yazdığınız için sağolun.

    YanıtlaSil
  6. Babil, children of men, ve the road...
    Hepsi daha erken uyanmamız için bilinçaltımıza mesajlar veriyorlar. Filmlerin asıl konusundan ziyade vermek istediği mesaj hep aynı: Böyle bir dünya ne kadar güzel görünüyor?

    YanıtlaSil
  7. İlgilenip yorum ayzdığınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  8. Filmi birkaç ay önce izledim. Şu filmin sonundaki uzun saçlı adam derken kimden bahsediyorsun? Çok merak ettim, hatırlamaya çalışıyorum ancak olmuyor.

    YanıtlaSil
  9. Guy Pearce'dan bahsediyorum. Orada tipi değişik olduğu için pek anlaşılmıyor. Ailesiyle birlikte seyahat eden adam. Yorum ayzmakta geç kaldım kusura bakmayın.

    YanıtlaSil
  10. Filmi daha yeni izleyebildim, yıllardır böyle bir yapımı izlemediğim için çok üzüldüm.

    YanıtlaSil
  11. Sondaki adam, güneye giden aile reis dikey limit filminde dağda yaşayıp kurtarma ekibine liderlik eden adama benzettim

    YanıtlaSil