''When you have to shoot, shoot. Don't talk.'' - Tuco

30.10.10

Léon - The Professional



12 yaşındaki bir kızın ailesinin öldürülmesi üzerine aynı apartmandaki komşusu Léon'un yanına sığınması. Belki böyle söylendiğinde her şey oldukça basit gözüküyor ancak bahsettiğimiz küçük kız Mathilda ile Léon arasındaki ilişki öyle derin oluyor ki belkide bütün klişeler yıkılıyor.

Öncelikle söylenmesi gereken şu; Léon kesinlikle bir Hollywood filmi değil. Amerika'da geçiyor ancak devreye Luc Besson gibi sağlam bir yönetmen ve Jean Réno faktörleri girince her şey değişiyor. Zaten bir hollywood yönetmeni tarafından çekilmiş bir film olsaydı sanıyorum ki şu an bu yazıyı okuyor olmazdınız.


Filmin başında Amerikadaki az gelirli yozlaşmış aile yaşamını oldukça açık bir dille izliyoruz. Küçük Mathilda'da bu ailenin bir bireyi ancak hayatından hiçte memnun değil. İşte bir gün alt kattaki markete alışveriş yapmaya indiğinde devreye Stansfield yani Gary Oldman giriyor ve film başlıyor.

Gary Oldman'ı filmde yine aile yaşamı kadar yozlaşmış bir ülkenin yozlaşmış polisi olarak izliyoruz ki izlerken kendisinden tiksindirecek kadar iyi bir oyunculuk sergilediği aşikar.


Mathilda'nın ailesinin durumunu gördükten sonra yoluna devam ederek Léon:'un evine yönelmesi ve kapıyı bir çok kez çalmasına rağmen başlarda Léon'un ikilemde kalamsı ve sonunda açması ise filmin kırılma anı. Léon ile Mathilda'nın ilişkiside işte buradan başlıyor.

Léon ise bildiğimiz seri katillerden pek değil. Dış yüzü öyle olsa bile iç yüzü çok farklı yansıtılmış. Her seri katilde olması gereken soğukkanlılık Léon'da da oldukça güçlü ancak çiçeğiyle arasındaki ilişki, bazı yerlerde ortaya çıkan saflığı ve süte olan sevgisi bize Léon'u tanıtıyor. 


Léon ile Mathilda arasındaki ilişki sıradan bir arkadaşlık veya sığınma şeklinde değil. Daha çok Mathilda'nın Léon'a olan aşkı şeklinde. Şimdi ''12 yaşındaki kızla koca herifin ne işi var?'' diyebilirsiniz ki diyeceksiniz. Zaten filmin bu kadar önemli olmasıda bu tabuuyu yıkması. Gerçi bu duygunun karşılıklı olup olmadığı bakış açısına göre değişir.

Film'in finalide bir o kadar sağlam ve önceki yazımdada belirttiğim gibi ''buruk bir sevinç''. Ancak Gary Oldman'lı, Jean Réno'lu ve Natalie Portman'lı (hiçbiri Amerikalı değil bu arada) bu film kesinlikle izlenmeli. Belki ilk 10 veya 20'nize girmez ama izleyin izlettirin.





Son olarak bir kaç ekleme yapmak istiyorum. 1994 yapımı bu filmi izlediyseniz veya izlemeyi düşünüyorsanız kesinlikle ülkemizde yayınlanan vesiyonuyla izlemeyin derim. Çünkü kesinlen bölümler varmış ve Mathilda'nın Léon'un kucağında uyuduğu bölüm yokmuş. Tabii ben normal versiyonunu izledim ancak duyumlarım bu yönde. Birde Mathilda'nın uyuduğu sahneden Jean Réno'nun kucağında yastık varmış ve Natalie Portman yıllar sonraki bir röpörtajında ''doğru bir karar'' olarak nitelendirmiş.


İyi seyirler...

10 yorum:

  1. En sevdiğim filmlerden birisidir...

    YanıtlaSil
  2. İlgilenip yorum yazdığınız için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  3. Bu film varya adamın gözlerini şelaleye çevirir

    YanıtlaSil
  4. gerçekten güzel bir film öneririm.

    YanıtlaSil
  5. Yorumlarınız için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  6. Ah benim tatlı canım Léon'um :)

    Kararlıyım. Bir dahaki izleyişimde kesinlikle süt içip bisküvi yiyeceğim. Yastığıma da sarılacağım:) Sanırım oldu.

    (çok geç tanıştığım filimlerden biri oldu)

    sevgiler

    p.

    YanıtlaSil
  7. Kesinlikle izlenmeli. Yazıyla açıklanması zor bir şey var filmde.İçine işlemek derler ya kolpa değil gerçekten farklı bir his var filmde.

    YanıtlaSil
  8. inanılmaz güzel bir film.her sahnesi dolu! inanılmaz oyunculuk...bende geç izleyenlerdenim çok şey kaçırmışımm!

    YanıtlaSil
  9. Hiçbir zaman daha çok bir fransız filmi mi yoksa ABD yapımı bir film mi olduğuna karar veremediğim şahane ötesi film!

    YanıtlaSil
  10. Filmi izledikten sonra Mathildaymışım da Leon tarafından terkedilmişim gibi hissettim

    YanıtlaSil